TURKCE FIKRA 01 10 2006
DepresyonAdamın biri bir gün bara gider ve barmenden 8 bira ister ve barmenadama "Beyfendiherhalde zor bir gün geçirdiniz?" der. Adam "Bugün oğlumun eşcinsel olduğunu öğrendim." der ve biraların hepsini birdikişte içer kalkar.Yine aynı adam ertesi gün aynı barmenden 8 bira ister ve barmen yineaynı soruyu yöneltir. Adam "Bugün erkek kardeşimin eşcinsel olduğunu öğrendim der ve biraları yine bir dikişte içer ve kalkar.Ertesi gün aynı adam aynı barmenden 8 bira ister ve barmen sorar:"Beyfendi sizin ailenizde hiç kadından hoşlanan yok mu? Adam efkarlı bir şekilde cevap verir: "Var. Karım."
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
üç bit birgün
3 bit birgün bir kadının göbeğinde toplanmışlar. bitlerden birisi demişki. biriniz yukarıya biriniz arka tarafa, ben ise aşağıya doğru gideceğim. yarım saat sonra aynı yerde buluşalım ne gördüğümüzü birbirimize anlatırız demiş.yarım saat sonra buluşmuşlar,yukarıya çıkan bit; yukarıda 2 tane dağ vardı kocamandı çıka çıka bitiremedim, yoruldum geri döndüm,ikinci bit ben ise kos kocaman 2 dağ arasında sıkıştım kaldım, birde zort diye bir sesten sonra bir koku geldiki sormayın demiş,
üçüncü bite sıra gelince eee sen niye böyle sırıl sıklamsın demişler başlamış anlatmaya.Aşağıya inince bir ormanın içinde kayboldum,derken karşıma kocaman bir yılan çıktı, neyseki bir mağara buldum ve içine saklandım, gitti geldi yakalayamadı, gitti geldi yakalayamadı derken bir süre böyle..baktı olacak gibi değil tükürüp kaçtı pezevenk!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
1 Yahu sen inşaat mühendisiydin di mi? - Evet?? - Baksana bu bina yıkılır mı? - Ne bileyim ben,bisürü testi var bu işin öyle karpuza vurur gibi anlaşılmaz bu işler! - Ne biçim mühendissin lan sen? -....... 2 - Bölüm ne? - Makine mühendisliği - Kaç tane kız var ağbi sizde ?? -........ 3 - Ne çıkacan mezun olunca? - Gemi inşaat muhendisi. - Ha, kaptan felan yani. - Yok ebe olacaz. 4 - Mesleğin ne evladım? - Kimya muhendisiyim amca. - Sabun, şampuan felan... - Yok amca öyle değil; Daha bi zor. 5 - Abi senin bölüm bilgisayardı di mi? - Evet? - Ya 6 haneli icq numarası nası aliyoruz? Öğretmişlerdir size.... - (tabi tabi. okulda ders var ICQ101 diye) Ama, öğretmediler, bilmiyorum. 6 -Ne mühendisisin? -Endüstri mühendisi -Ne endüstrisi? 7 Arkeoloji bölümünde Okuyan bir kişi tarafından, bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir kişiye yöneltilmiş soru: - Abi sen bilgisayar mühendisliğinde okuyordun dimi? - Evet. - Size hacker'lik yapmayı öğretiyorlar mı, böyle bir ders var mı? - Lan, siz de tarihi eser kaçakçılığı diye bir ders var mı? -?! 8 - Abi nerde okuyodun sen? - Makine mühendisliği - 4 yıllık mı? 9 - Ne mühendisisin? - Bilgisayar - Bu bilgisayarlar nasıl çalışıyorlar kuzum? - İçlerinde elektronik devreler var, ikili mantığa göre... - ??! - Boşver, sen tak fişi çalışır onlar.. 11 - Bilgisayar mühendisliğini kazandığına göre çok zeki olmalısın. - Yok ya o kadar değil. - Salak mısın yani? 12 - Emre aslanım sen makine mühendisiydin de mi? - Evet mahmut amca. - Vallahi tebrik ederim seni.. ya bu arada bizim şofben bozuldu, MÜsait olduun bi zaman diyodum. 16 - Hmm yazılım mühendisliği nasıl oluyor o?- Bilgisayar yazılımı üzerine. - Yazı mı yazyorsun yani bilgisayarda? - Evet yazı yazıyorum bilgisayarda. (la havle) 17 - Ahmet makina mühendisliği zor muydu? - Tabi olum. termo,mukavemet, akışkanlar.. bunları geçene Kadar arkamdaki kıllar ağardı. - Helal olsun valla.ya benim evdeki musluğa bi bakıverse Lan, damlatıyo kaç gündür.. o da akışkan sonuçta. he ne dersin? - Allah belanı versin derim başka bişey demem. 18 - Sen şimdi ne okuyodun? - Bilgisayar mühendisliği - Evladım boşuna okuyosunuz siz, şimdiki çocukların hepsi bilgisayar kurdu, bizim oğlanbütün gün internet cafede. - Tabii amca, anlıyorum.. 19 Işçilerin yeni girmiş makine mühendisi hakkındaki yorumları: - Bak mesela şu yeni giren mühendis var ya.. - hee. - CNC'nin "S" sinden bile anlamıyo.. - CNC'de "S" var mı ki lan? - Neyse işte anlamıyooo.. 20 - Ne okuyorsun sen? - Peyzaj mimarlığı - Ne yapar o? - Doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların, bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların.... - Ha yani bahçıvan olucan! - - kırsal sınavı sonrası.... - bölüm ne abi senin?? - jeodezi ve fotogrametri mühendisliği...(yine anlamicak) - ne abi? - harita mühendisliği abi!!! (toobee!!) - harita mı çiziyosunuz abi :)) - ebenin haritasını çizioz....
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++>>>> >>>>ISTE KADIN ZEKASI......> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>John isten cikmadan once> karisini evden arar;> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>- Tatlim, patron bir kac> arkadasiyla beraber komsu> >>>> >>>> >>eyaletteki buyuk golde balik> avlamaya gidecek, benim> >>>> >>>> >>de gelmemi istiyor. Bu hafta> sonunu orada gecirecegiz. Bu benim terfi almam icin iyi bir firsat. Benim> icin> >>>> >>>> >>yeteri kadar giysi ve olta takim> cantami hazirlar> >>>> >>>> >>misin? Direkt ofisten cikacagiz> ve gecerken evden> >>>> >>>>> >>>> >>cantalari alirim. Ha, yeni ipek mavi pijamami da> >>>> >>>> >>koymayi unutma.> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>Karisi biraz iskillenir. Fakat> kocasinin istediklerini yapar.> >>>> >>>> >>Hafta basinda adam eve gelir,> biraz yorgundur ama iyi> >>>> >>>> >>gozukmektedir. Karisi onu> karsilar ve cok balik tutup> >>>> >>>> >>tutmadigini sorar. John:> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>- Evet canim, epey balik tuttuk.> Fakat sana soyledigim pijamayi cantaya koymamissin.> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>Karisi:> >>>> >>>> >>> >>>> >>>> >>-Olta takim cantasina> >>>>koymustum!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++Karacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker - "Emret komutanım"> >>>>>>>diyerek> >>>>>>>yanına gitmiş. Komutanı> >>>>>>>Yere yatmasını istemiş.> >>>>>>>Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş> >>>>>>>asker> >>>>>>>kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz> >>>>>>>ezilmiş.> >>>>>>>Komutan diğerlerine dönerek :> >>>>>>>"İşte cesaret" demiş.> >>>>>>>Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;"Emret> >>>>>>>komutanım"diyerek komutanının yanına gitmiş.> >>>>>>>Komutanı helikoptere binmesini emretmiş.> >>>>>>>Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra Komutani askere> >>>>>>>aşağıya> >>>>>>>paraşütsüz atlamasını emretmiş. Asker de Emre itaat etmiş ve >atlamış.> > >>>>>>>Yere> >>>>>>> çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi dönerek : "İşte> >>>>>>>cesaret"> >>>>>>>demiş.> >>>>>>>Sıra gelmiş Denizci'lerin komutanına. Komutan askerini >çağırmış.Asker> > >>>>>>>çakı> >>>>>>> gibi hazırola geçmiş ve; "Emret komutanım" demiş.> >>>>>>>Komutan :"Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş.> >>>>>>>Asker : "S.kt.r y.vş.k g.t.n yiyosa sen atla!" demiş. >Komutan,diğer> >>>>>>>komutanlara dönerek :> >>>>>>>"İşte asıl cesaret budur" demiş...
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
BEBEK
Nihayet Mars'a insanlı ilk uzay uçuşu gerçekleşir ve uzay aracı gezegene iner. Görevli astronot dışarı çıkar ve atmosfer yapısını kontrol eder. Meğerse Mars'ta da soluk almaya elverişli bir atmosfer vardır. Astronot uzay elbisesini ve başlığını çıkarır... Burası ormanlarla çevrili yemyeşil bir vadidir... Bir müddet yürüdükten sonra, cayırın ortasında beyaz çitlerle çevrilmiş çok şirin bir ev görür. Ön kapıya yönelir ve kapının açık olduğunu farkedince içeri girer. Kulak kabartınca, mutfak tarafından sesler geldiğini farkeder, seslerin geldiği tarafa doğru ilerler. O da ne! Astronotun daha önce hiç görmediği güzellikte sarışın ve çok güzel fizikli bir kadın ocağın başında durmuş elindeki kepçeyle bir kazanı karıştırmaktadır. Kadın kepçeyle karıştırdıkça kazandan fokurtular ve buharlar yükselmektedir. Durumu bir müddet seyreden astronot nihayet konuşmaya başlar: "Merhaba Marslı... Ben Dünya'dan geliyorum.. Sen burada böyle ne yapıyorsun?" Kadın ona doğru döner ve gülümser: - "Merhaba dünyalı.. Mars'a hoş geldin.. Gördüğün gibi ben burada bebek yapıyorum.." - "Ne? bebek mi yapıyorsun ? Nasıl yani?" "Bak gör..." der kadın ve kazanı karıştırmaya devam eder... Nihayet fokurtular iyice yükselince kadın kepçeyi kazana son bir kez daldırır ve kazanın içinden bir bebek çıkarır... Anlaşılan Marslılar bu şekilde bebek yapmaktadırlar. Astronot: - "Çok şaşırtıcı... Ama biz Dünya'da bebekleri böyle yapmayız...." der. Kadın şaşırarak: - "Öyle mi?" Peki Dünya'da bebekler nasıl yapılıyor?" diye sorunca astronotun gözleri parlar: - "Gel yatak odasına gidelim, sana Dünya'da nasıl bebek yapıldığını göstereyim..." der. Astronotla Mars'lı kadın yatağa girerler. Yarım saatlik çok ateşli bir sevişmeden sonra astronot arkasına yaslanınca Mars'lı kadın şaşkın bakışlarla: - "Eee, hani bebek nerde?" diye sorunca astronot: " Bebeğin gelmesi daha dokuz ay alır..." der. Az önceki sevişmeden müthiş zevk alan ve tekrarını bekleyen kadın, iştahla astronotun aletine gözlerini diker ve şöyle der: "Eee, bu kaşığı niye çıkardın o zaman? Tekrar sokup karıştırmaya devam etsene..." CEHENNEM Adam öbür dünyayı boylamıştı... Günah hanesi de hayli kabarık olduğu için cehennemi boylamış... Cehennemin kapısında onu, zebanilerin halka ilişkiler uzmanı karşılamış ve adama: "Sana cehennemi gezdirmeden önce, buradaki yaşamın hakkında ilk bilgileri vereceğim" der ve sorar: - "İçkiyi sever misiniz?.." - "Ooo.." dedi adam... "O da soru mu?.. Ben niye buradayım sanıyorsunuz..." deyince zebani: - "O zaman pazartesi gecelerini çok seveceksiniz. Peki ya dansı sever misiniz?" deyince adam: - "Off.. Off.. Off.. Sabaha kadar dans etsem bıkmam ve yorulmam..." deyince zebani adama: - "Salı geceleri yaşadınız o zaman" der ve tekrar sorar: "Peki sigara içer misiniz?.." diye sorunca adam: - "Sigara, puro, esrar... İçilecek ne varsa içerim..." deyince zebani: -"Çarşamba geceleri tam size göre O gece düzenlenen partilerde her şey içilir... Peki sporu sever misiniz?" diye sorar. Adam ise: - "Tabii ki severim. Hele futbola bayılırım" der. Bunun üzerine zebani: "O zaman perşembe gecelerine de bayılacaksınız.. Dünyanın bütün futbolcuları ölünce buraya gelirler.. Cehennem ligi muhteşemdir..." deyince adam. "Bu nasıl cehennem" diye için için düşünür ve kendi kendine "İyi ki buraya düşmüşüz" der... Sonra adam zebaniye sorar... - "Peki ya, cuma, cumartesi ve pazar geceleri ne yapılır..." diye sorunca zebani: "Seks..." der. "O geceler sekse ayrılmıştır..." der. Bunun üzerine adam çok sevinir ve zebaniye: - "Ooo, çok iyi" der... "Bütün gece sevişebilirim.." Bunun üzerine zebani: - "Peki seksin hangi türlüsünü seversiniz?..." diye sorunca adamın tepesi atar ve zebaniye: - "Bana baksana sen.. Bende ibne tipi var mı?..." deyince zebani adamın kulağına eğilir ve fısıldar: - "O zaman hafta sonlarından nefret edeceksiniz!.." DOĞUM Adamın karısı gece yarısı doğum yapmıştı. Sabah olunca adamın ilk işi hastaneye telefon edip durumu sormak oldu. - Alo orası doğum servisi mi? - Evet efendim. - Servis şefi ile görüşebilir miyim? Tam o sırada hatlarda bir karışıklık olur ve müşterisiyle konuşan bir otomobil tamircisi hatta girer. Cazır cuzurt parazit sesleri ve hat düzelir. Adam: - "Alo... alo, sesim geliyor mu?" - Evet, devam edin. - Sesim şimdi daha iyi herhalde, sizinki de öyle. - Merak edilecek bir şey yok, burada her şey yolunda, onu iki gün içinde evinize yollarız. - Demek her şey normal..? - Aslında ne kadar zorluk çektiğimizi bilemezsiniz. Her tarafını elden geçirdik. İşe yaramaz hale gelen yerlerini değiştirdik. İki gün sonra da yeniden kullanmaya başlayabilirsiniz. - Nasıl yeniden kullanabilirim anlayamadım? - Hiç merak etmeyin, sonuçtan memnun kalacaksınız. Giriş deliğini daralttık, çok fazla genişlemişti... Her halde çok zor buluyordunuz.? - Ama! - Yoo, hayır, itiraz etmeyin, zorlandığınız belli. Sık sık yağlasanız iyi olur. Bu arada çıkış deliğini de açtık. Biraz tıkanmıştı da. - Çıkış deliği mi? - Hani gaz çıkan deliği. O kadar iyi açıldı ki, şimdi gaz çıkarırken sesini dinlemek bir zevk. - Ne dediniz? - Dediğim gibi her şey yolunda... Emin olmak için dün akşam bizzat kendim denedim. Her şey o kadar iyiydi ki zevkten mesut oldum. Bu sabah yedi kişi birden üstüne çıktık, "bana mısın" demedi. Artık öyle hızlı ki hiç sormayın çok memnun kalacaksınız.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
> >1. Dolmuşta para verme muhabbeti... > >Dolmuşçu: Arkadan vermeyen kaldı mı? > >Yolcular: Biz buradan uzattık eline gelmedi mi? > > > >2. Lokantada sipariş verme muhabbeti... > >- Garson: Arkadan ne alırsınız? > >- Müşteri: Sen önümdekini kaldır, sonra döner verirsin! > > > >3. Internet-cafe'de boş bilgisayar muhabbeti... > >- Müşteri: Acaba boşalan var mı? > >- Yönetici: Boşalan yok ama ilk kalkana siz oturacaksınız! > > > >4. Bilgisayarcıdaki OEM parça muhabbeti... > >- Müşteri: Sizde arama motoru var mı? > >- Satıcı: Yok, işlemci fanı var olmaz mı? > > > >5. İETT (İneklik Etme Taksi Tut) otobüslerindeki bilet muhabbeti... > >- Yolcu: Şöför bey biletim yok ineceğim yerde alıp atsam olmaz mı? > >- Şöför: Olmaz öyle, yolculara sor! > >- Yolcu: (Otobüsteki yolculara dönerek) > >- Biletim yok ineceğim yerde alıp atsam olur mu? > > > >6 Halk otobüslerindeki para verme muhabbeti... > >- Yolcu: (Önündeki bayana abanarak) > >- Şurdan bir öğrenci bir tam. > >- Bayan: (Parayı alıp şöföre uzatırken) - Şurdan bir hayvan bir öğrenci! > > > >7. Hocanın öğrencisini sınama muhabbeti... > >- Hoca: Oğlum kaç dua biliyorsun? > >- Öğrenci: Hocam dört... > >- Hoca: Hangileri bunlar? > >- Öğrenci: Üç kulhuvallah, bir elham! > > > >8. Çocuk ve hayvan abisi arasındaki muhabbet... > >- Anne: Bak ağlama çocuğum. Yoksa abi kızacak! Kız bakim abisi şuna... > >-Abisi: Sus lan, anas... s.. çocuğu! > > > >9. Namaz esnasında telefonu çalan adama yanındaki arkadaşı namazı > >bozmamaya gayret ederek müdahale eder... > >- Kul euzu birabbin nas - Yes'e bas > >- Melikin nas > >- Yes'e bas > >- İlahin nas > >- Yes'e bas
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Bir kadinla bir adam ayri ,ayri arabalarinda giderlerken carpisirlar. Ikisinin de arabasi mahvolur ama sans eseri ikisi de hic yara almadan kurtulur. Arabalarindan surunerek cikarlar ve kadin adama bakip: - Cok ilginc! Sen erkeksin ben de kadin. Arabalarimiz mahvoldu ama ikimize >de hicbir sey olmadi. Bu belki de tanisip, dost olup, hayatimizin sonuna kadar huzur icinde birlikte yasamamiz icin bir isarettir,' der. Muthis heyecanlanan adam: - Evet, galiba haklisin,' diye cevap verir saskinlikla. Kadin : - Bak, arabam hurdaya dondu ama bir sise sarap sapasaglam. Bu kesin bir isaret. Bu sarabi icip sansimizi kutlamaliyiz,' diye devam eder ve sarap sisesini adama uzatir. Adam siseyi alir, acar ve yarisini icip kadina verir. Kadin hemen sisenin mantarini kapatip adama geri uzatir. Bunun ustune adam sorar: - Sen icmeyecek misin? Kadin cevap verir : - Hayir, ben polisi bekleyecegim!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
SINAV SORUSU Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş : ''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış : "Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
TURKCE GUNDEM 01 10 2006
Gece ve Pencerem…
Hani derler ya Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan belidir diye,. Bu gecenin geleceği de ta sabahtan belli olmuştu. Şu an gecenin kıvama ulaştığı saatler..Ve bir çift el sıkıyor tüm benliğimi ve itiyor beni her gece seyre çıktığım pencereme…Bakıyorum. Dışarıda, zemheri ayazı, içimde ise Ağustos’un yakıcı sıcaklığı… Her zaman ki ritmiyle yanan sokak lambaları ve yürüyen bir kaç genç çift…Her gece bakarım bu gönül penceresine ve seyrederim gösterdiği kadar alemi.. Şimdi yine baş başayız: ben, pencerem ve gece!
Bu pencere bu akşam çok farklı. Neden eziyet ediyor bana? Halbuki o her zaman sevgiliydi, beni seviyordu, beni okşuyordu. Ben ki, hayatımın bu dönemini her gece onunla geçiririm ve her gece bu pencereme sığınırım…Onunla dertleşmeyi çok severim. Onunla konuşmanın beni nasıl bir ruh haline soktuğunu ise anlatmam mümkün değil. Bazen mutlu tebessümlerin dudaklarıma yayıldığını hissederken, bazen de içime akıttığım göz yaşlarım olmuştur, bu gece ki gibi. Sanki bu gece bu pencere her zaman kinden çok farklı… Ya da benim farklı olan.
Bu pencereyi hayat felsefeme sokuşum alelade bir işlev değil aslında, derin düşüncelerin bir sonucudur. Bu nedenle, dünya görüşüme ve yaşamımın her anına sokuşum sadece sevmemden dolayıdır…Çünkü bu pencereden bakınca her şeyi güzel görüyorum. Ama bu akşam ne oldu bu pencereye? Saydam bir perde mi var önünde, göremediğim?
Bir gönül ustası edasıyla tüm sanatımı sergileyerek yeniden inşa ettiğim ve inşa ettirdiğim, bu pencereye ruh, hakikat, irfan, hayat, insanlık, edebiyat, aşk, intizar ve hayatın en anlamlı makamını layık gördüm. Bu gece niçin değişmiş? Niçin? Neden aniden şekil değiştirmiş, sanki? Bana işkence mi etmek istiyor, sanmam? Bazen olurdu karardığı, ama hiç bu kadar uzun olmamıştı…
Bu gecenin adı nedir? Farklı bir fonksiyonu var da, ben mi habersizim? Neden bu kadar yüreğimi sıkar, neden? Neden benim hayat pencerem, neden? Ben ne yaptım ki? Bütün ümidim sensin, soluğum sensin, diğer dünyam sensin, bu zor yıllarımda beni bir sevgili olarak kollarında koruyan ve beni canlı kılan da... Ben bu dünyada, bunca pencere arasından senden başka bir şeye sahip olmak istemiyorum artık. Sadece seni ve senden dışarı bakmayı istiyorum. Bütün ümidimi sana yönlendirmek ve bütün güvenimi senin omuzlarına yüklemek tercihindeyim. Artık beni yönelt, yoruldum. Bu acımasız yaşamdan, uğursuz kelimelerden, insanların ümitlerini törpüleyenlerden, insanlık olgusunu kaybetmiş sevgisiz bedenlerden, dostça yaklaşıp her türlü işkenceyi acımadan reva görenlerden sana geldim ve senle dertleşmenin hazzındayken, neden..? Neden bu akşam beni dinlemiyorsun, neden?
Ey benim dert ortağım! Ey benim yalnızlığımın sarayı! Bu akşam yüzümü sana sürmekten çekinir oldum. Sessizliğin korkutuyor beni. Önüne çektiğin perde neden? Kalbime güdümlü top mermisi atmandan korkuyorum. Adeta kalbimin kalbura çevrildiğini hissediyorum. Sanki göğsümün vahasında her an bir mermi patlayacak gibi…Ama her şeye rağmen kalbimin kanının donmadığını sana olan sıcaklığını koruduğunu hissediyorum…Hissediyorum senden dışarı aktığımı ve sen de yok olduğumu. Ya sen, sen hangi geceleri içine almaktasın?
Bu kalenin kapısını kapatmayacağından eminim. Çünkü sensiz olamayacağımı, senden bakmadığımda yaşayamayacağımı biliyorsun artık. Artık farkındasın farkımın, yaslanmamış olsam da göğsüne, ellerin okşamamış olsa da saçımı ve gözlerim gözlerinde sonlanmamış olsa da... Biliyorsun her nereye baksam senin aydınlatıcı ruhunla karşılaştığımı…Sen, benimle kaybolmuş yaşamımın arasında bir köprü. O sevecen süetin ise her anıma seslenmekte…Dışarısı zifiri bir karanlık olsa da sen, içimin tek aydınlığısın ve senden bakmak istiyorum hayata her zaman, senin gecelerin çok hoyrat olsa da...
Ey benim pencerem! Seni ve senden bakmasını çok seviyorum.
06.01.2006
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Bir akıl hastanesini>ziyareti sırasında, adamın biri sorar:>> >>Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl>> >>belirliyorsunuz?>> >>>> >>Doktor:>> >>Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey>> >>veriyoruz.>> >>Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl>> >>boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.>> >>Siz ne yapardınız?> >>Adam:>> >>OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova>> >>kaşık ve fincandan büyük.>> >>>> >>"Hayır," der doktor.>> >>"Normal bir insan küvetin tıpasını çeker."> >>Ders: Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl..
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Dönüş olsaydı dönüş
Bir döngü, bir düş
İlkbahar güz..
Yaşanmış , yaşlanmış eski bir yüz
Daha dün doğmuş,
Bir günde büyümüş, yaşlanmış gibi burda
Daha dün oynadığı bu parkta
Şimdi salınarak yürür bu yollarda
Otururken bankta dalar, dalar gider.
Hafif bir tebessüm dudaklarından..
Derinden, derinden düşünceler (dönüş olsaydı keşke)
Bilir zamanın dolduğunu
SON bir kez daha bakar bu yollara
Ve da zamanı gelmiştir artık bu hayata
.........KEŞKE dönüş olsaydı,dönüş hayatının BAŞINA
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
GİTMELERİN
Bitmedi gitmelerin
Ağlıyorum şimdi
Tükendi gözyaşlarım
Döneceksen, dön gel artık!
Gittin; mevsimlerden Bahardı,
Nisan yağmurlarıydı vardı
Gençlik, heyecanı vardı, aşkda vardı
Ama gittin yinede
BİTMEDİ GİTMELERİN
Şimdi mevsimlerden Sonbahar
Dönsen sarılır mı?
Bu derin yaralar ya çizgiler?
Baksam görür mü?
Bu gözler
Tatlı sözü duysa neyler
Tükendi bu yürek
Beklemeyi NEYLER
AYSUN PAKSOY
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
DÜNYA BİR İMTİHAN YERİDİR
Her canlı gibi insan Allah tarafından bir amaç üzere yaratılmıştır.Yüce
Allah ,'' Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar
döndürülmeyeceğinizi mi sandınız ?'' (mü'minun,115) ayetiyle,insanın gayesiz
yaratılmadığını ve sonunda kendine dönülerek hesap verileceğini bildirmektedir .
Yaratılışın asıl amacınında ''Ben cinleri ve insanları yanlızca
bana ibadet etsinler diye yarattım ''(zariyat.56) ayetiyle kendisine
kulluk olduğunu beyan buyurmuştur.
Allah'a ibadet etmek için yaratılan insanın önünde,ortalama 60
-70 yıllık kısa bir ömür vardır .Ve bu ömür tıpkı bir kum saati gibi hiç
durmadan akmakta ;insan ,her an ebedi aleme doğru yol
almaktadır.Herkes kendisi için belirlenmiş bir süre yeryüzünde kalacaktır.
Dünya üzerindeki her şey zamanı geldiğinde yok olacaktır.Dünya
hayatı âhirete göre çok kısa ,sonlu ve sınırlıdır.Esas olan âhiret
hayatıdır.Bu gerçek ''....Hâlbuki dünya hayatı ,âhiretin yanında çok az bir
yararlanmadan ibarettir''(rad,26) ayetiyle açıkça anlatılmaktadır.
Çünkü dünya üzerinde her şey eskimeye ,yaşlanmaya ve yok olmaya
doğru büyük bir hızla ilerlemektedir.Zaman herkesi ve herşeyi eskitmekte
;geçici dünyaya bağlanıp âhireti ihmal edenler aldanmaktadır.
dünya hayatı bir misafirhanedir.İnsan dünyada imtihan edilmektedir
ve hdefi ahiret kazanmaktır.Kişinin sadece '' iman ettim'' demesi
kesinlikle yeterli değildir.İmanını tavırlarıylada göstermelidir.Akıllı
insan kısacık ömründe ebedi hayatta kendisini mutlu edecek hayırlı
amellerle ömrünü tamamlayıp ruhunu Rabbine teslim edendir..
(kaynak 2006 Diyanet takvimi)
''...... Allah'a karşı gelmekten sakınırsa ,Allah ona
sıkıntıdan çıkış kapıları açar.Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.Allah'a
dayanıp güvenene Allah kâfidir.Allah buyruğunu elbette yerine
getirir.Gerçekten Allah herşey için bir ölçü ,her iş için bir vade
belirlemiştir.'' ( Talâk 2-3) Hayırlı Cumalar güzel grup arkadaşlarım ve tüm
insanlar
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
FIKRALARDA bile yoktur, yarım hamile olmak.
Ama hayatta var.
Bu devirde kadın olmak, yarı hamile olmak gibi bir şey.
Aynı anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi
yani...
Hem seksi ve erkeksi savaşçı Zeyna, hem de giyinip süslenip Ken'i
bekleyen Barbie Bebek olmak.
Hem erkeklerle aynı okullarda eşit sartlarda okumak, hatta daha iyi
olmak, Hem de işe girebilmek için patronlara 30'una kadar
evlenmeme, çocuk yapmama sözü vermek.
Her sabah çocuklarının anası, sevdiğinin kadını olarak uyanmak.
Tüm dişi içgüdülerinle aynada hoş birini görene kadar çabalamak.
Ve ardından ekmeğin peşine düşmek.
Erkek gibi çalışmak.
İşinde mantıklı , dışarıda duygusal olmak.
İşinde atik, yırtıcı, tuttuğunu koparan, Evinde narin, hassas,
şefkatli olmak.
Güzellik bir yere kadar deyip, o bir yere bir türlü varamamak.
Hiç bitmeyen güzel, bakımlı, ince, genç kalabilme çabaları vermek.
Kozmetiklere, estetik müdahalelere servet yatırmak.
Nice okullar, üniversiteler okumak.
Masterlar, doktoralar yapmak.
Ama hayatın anlamını ille de bir erkekte bulmak.
Hem saygıdeğer eş, muhteşem ev sahibi, başarılı iş kadını olmak...
Çok ciddi toplantılar, büyük pazarlıklar yapmak.
Bunları yaparken giydigin ciddi pantolon takımlarin altına , seksi
jartiyer giymeyi unutmamak.
Ah senin icin ne taklalar atan bu adamların, senin namusunu korumak
için seferber olup kurallar koymasına gülmek.
Bu devirde kadın olmak....
Ardı ardına değişimler geçirmek.
Bitmek tükenmek bilmeyen şizofreniler yaşamak.
Bu devirde kadın olmak.
Dedim ya...
Yarı hamile olmak gibi birşey.
Aynı anda hem hamile olmak, hem olmamak, hem de olmak-olmamak gibi....
Can Dündar
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++25 mb özgürlüğü... AŞAĞIDAKİLERİ UYGULADIĞINIZDA HOTMAILİNİZ 25 MB'LIK ALANA SAHİP OLUCAK önce hotmailinize www.hotmail.com adresinden girin option dan kişisel bilgilerinizde Country: United States State: Texas mail code: 72301 veya New York 11100, California 93106, Florida 33332, Missisippi 39157, Tennessee 37010, Kansas 66013, Virginia 24716, Colorado 80303, New Mexico 87001, New Jersey 07099, Georgia 30300, Illinois 60224, Massachusetts 14025, Connecticut 06520, Arizona 85521, Alabama 35197 yapın
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++Gruplara üye olduğunuz adresleri yahoo id ye tanıtarak (iş adresiniz,hotmail,mynet vs vs hangi adresle gruplara üye isneniz)1. Grupların sayfalarına girebilirsiniz.2. Arşiv'den kaçırdığınız iletileri eksiz olarak okuyabilirsiniz.3. Bounce'a düştüğünüzde anında anlar kendinizi kurtarabilirsiniz.4. Gruba üye olduğunuz adresinizi değişebilirsiniz.5. Nomail durumuna geçer, sonra normale dönebilirsiniz.7. Kısaca herşeyin kendiniz yaparsınız mail gelmesini istediğiniz grubu açar istemediğiniz grubu kapatırsınız vs vs . Sevgiyle kalın, 1. http://groups.yahoo.com/ sayfaya gir.2. Eğer yahoo id yoksa En üstte New user Sign up var ona tıkla 3.First name (adınız) Last name (Soyadınız) yahoo id (bunu siz belirleryeceksiniz örnek : ayse75 gibi) password (şifre) re type password ( yukarıdaki şifrenin aynısını yazacaksınız)Security Question ( şifrenizi unutursanız sorulcak soru ) what is yoru pets name (hayvanınızın adı )Your Answer sevmediğiniz birnini adını yazın unutmayın ama :)Alternate Email: iş mailiniz veya başka bir mail adresinizi yazın (sahte olmasın bu adresi kimsa görmez )Language & Content: (dil seçeneği) ENGLİSH UNİTED STATES SEÇİN POSTA kodunu 55555 yapın gender : male (erkek) female(kadın)Industry:(meslek) other yapın diğerlerini geçin alttaki Enter the code as it is shown in the box below yazan yerin yanına kutuda gördüğünüz harf ve sayıları yazın burası önemli bunu yapmanız gerekiyor ve Submit this froma tıklayın . Eğer yahoo id niz bir başkası tarafından seçilmiş ise başka bir yahoo id ister onu yazın ama unutmayın ama .. büyük bir olasılık ülke seçeneği gelecek turkey seçin orda cvplanmasını istediği her soruyu sallayarak cvplayın :)) en son continue to yahoo yazar ona tıklayın . Bu arada seçtiğiniz yahoo id den bir de 100 mb yahoo adresiniz oldu onuda görmek için mail.yahoo.com tıklamanız yeterli başına www koymanıza gerek yok ..örnek: ayse75@yahoo.com gibi 1.http://groups.yahoo.com/ tıklayın 2. "Sign in" bas.3. Yahoo ID ve şifreni yaz. "Sign in" bas.4. Yukarda "my account" var. Ona bas.5. Şifreni gene isteyecek, yaz ve "continue" bas.6. Member information'un hizasındaki "Edit" e bas.7. E mail information kısmındaki boş kutuya gruplara üye olan adresinizi yaz.8. En altta "Finish" var. Tıkla ona.9. Sağda Options altında "Groups" tıkla. You have 1 unverified email addresses. Go to Email Preferences 10. Üsteki yazıyı göreceksin. Tıkla.11. Tanıtmak istediğin adresinin yanında "verify" var. Tıkla.12. Şifreni gene isteyecek, yaz ve "continue" bas.13. "Click here" bas.14. Lost your verification code?] bas. Çünkü Yahoo ilk verify kod isteyişte göndermiyor. Birkaç kere "kaybettim" komutunu verirsen yolluyor.15. "Verify Your Email Now" bas.16. "Click here" bas.17. Lost your verification code?] bas. 18. "Verify Your Email Now" bas.19. "Click here" bas. (Bu kadar yeter:)))20. [Change User] bas. Hesaptan çık. 21. Şimdi, outlook çalıştır ve mail al.veya hotmail se sayfasına gir inbox bak mynet gelen kutusuna . 22. From: Yahoo! Member Services To: .................................Sent: Friday, April 09, 2004 11:10 PMSubject: Yahoo!: Please Verify Your Email Address Böyle bir mail gelecek size. 23. Important! Please click here to.....yazan yere tıklayın.24. Yahoo şifrenizi yazın. "Verify" basın.25. YES 26. Yahoo ID ve şifrenizi yazın. Sign in, basın.27. Şu an tanıttığınız adresinizi görüyorsunuz. 28. My groups basın.29. Bu adres ile üye olduğunuz bütün grupları , görürsünüz.30. Sign out ile çıkın. Bounceden kurtulmak için My groups a bastıkdan sonra Email Preferences burda bounce historye basarsanzı sen reactive maili görürsünüz tıklarsanız mail adresinize Please reactivate your Yahoo! Groups account KONULU maili yollamış olursunuz yanıtla (raply) gönder (send) yaparsanız ve 30 dakika sonra bounce history de buton reactive now dönüşür ve bastığınız andan itibaren grupdan mailler gelmeye başlar .. Nomail yapmak için ise Edit My groupsu tıklayın .. Başka yolları da var.. Şu an aklıma bu geldi, onu yazdım. Dilerim işinize yarar. Ne işe yarayacak?1. Grupların sayfalarına girebilirsiniz.2. Arşiv'den kaçırdığınız iletileri eksiz olarak okuyabilirsiniz.3. Bounce'a düştüğünüzde anında anlar kendinizi kurtarabilirsiniz.4. Gruba üye olduğunuz adresinizi değişebilirsiniz.5. Nomail vs. durumuna geçer, sonra normale dönebilirsiniz. Sevgiyle kalın, E Posta grupları www.chelebi.mekani.comwww.chelebi.com.tr.tc
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
>Amerikalılar ile İspanyollar arası diyalog... > >Aşağıdaki konuşmalar tamamen gerçek olup , Deniz Navigasyon >kanalı >106'dan (Finisterra / Galicia) tarafından kayıt edilmiştir. > >İspanyollar ; " Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen >rotanızı >15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaklıktasınız >ve >tam üzerimize doğru gelmektesiniz." > >Amerikalılar ; "Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye >çevirin." > >İspanyollar; " Negatif ! Tekrarlıyoruz. Çarpışma rotanızı 15 derece >güneye >çevirin." > >Amerikalılar; " Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor. Kendi >rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin." > >İspanyollar; "Öneriniz mümkün görülmedi. Bize çarpmak istemiyorsanız >rotanızı 15 derece güneye çevirin." > >Amerikalılar; " (Artık sesini yükselterek) Sizinle ABD Deniz filosunun >büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln'un >Kaptanı Richard James Howard konuşuyor >Beraberimizde on iki kruvazör , onlarca avcı uçağı ,on dört denizaltı >var. >Ayrıca bizi yirmi hücumbot destekliyor. Size TAVSİYE >etmiyorum, EMREDİYORUM! Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi >halde filomuzun emniyeti için gerekli en sert tedbirleri alacağız. >Derhal >rotamızdan çekilin >gidin. > >İspanyollar; "Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor. >Burada iki kişiyiz. Beraberimizde >bir köpek , >akşam yemeğimiz , >iki şişe bira ve >bir de kanaryamız var. >Kanarya şu anda uyuyor. >Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial La Coruna destekliyor. > >Şu anda İspanya'nın Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 >numaralı >Deniz >fenerinde olduğumuzu göz önünde bulundurarak , buradan hiçbir yere >gitmeye niyetimiz olmadığını istesekte rotamızı 15 derece kuzeye >çeviremeyeceğimizi söyleyelim. >Deniz fenerimizin İspanya'daki deniz fenerleri arasında büyüklük >açısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yok. >Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş boktan >geminizin emniyeti için istediğiniz boktan tedbiri alabilirsiniz. >Ama >yine de ısrarla tavsiye ediyoruz. Rotanızı 15 derece güneye >çevirin. > >Amerikalılar; "Okey, anlaşıldı A-853. Teşekkürler..."
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Hayatinda ki en degerli sey ne? Bir grup ögrenciden Günümüz Dünyanin Yedi Harikasi'nin neler Oldugunu düsündüklerine dair bir liste yapmalari istenir. Aralarinda anlasmazliklar çikmasina ragmen asagidakiler en fazla oyu alanlardir: 1) Misir'in Büyük Piramitleri 2) Tac Mahal (Taj Mahal) 3) Büyük Kanyon (Grand Canyon) 4) Panama Kanali 5) Empire State Binasi 6) St. Peter Bazilikasi (St. Peter's Basilica) 7) Çin Seddi (China's Great Wall) Ögretmen oylari toplarken, sessizce duran bir kiz ögrencisinin henüz kagidini vermemis oldugunu farkeder. Sonra ögrencisine kendi Hazirladigi liste ile ilgili bir problem olup olmadigini sorar. Kiz Ögrenci ise "Evet, biraz. O kadar çok sey var ki, bir türlü karar veremiyorum" der. Ögretmen de ögrencisine "Peki, söyle bakalim. Senin listende neler var, belki biz sana yardimci olabiliriz" der. Kiz ögrenci önce duraksar ve sonra okumaya baslar: Bence Dünyanin Yedi Harikasi : 1) görmek 2) duymak 3) dokunmak 4) tatmak 5) hissetmek 6) gülmek 7) ve sevmek... Odada sinek uçsa sesi duyulacak sekilde bir sessizlik oldu. Basit, siradan ve normal olarak düsündügümüz ve gözden kaçirdigimiz seyler gerçekte ne kadar da mükemmeldirler. Samimi bir hatirlatma: Hayattaki en degerli seyler satin alinamayanlardir!
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Dönülmez akşamın ufkundayız azizim İçki yasaklanabilir. Açık söyleyeyim, bence mahsuru yok. Ama rakı asla... Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında "içki" değildir rakı. Yurt sevgisidir örneğin. İki tek attın mı "n'olacak bu memleketin hali?" diye endişelenmezsin aksi olsa... Tıp bazen çaresizdir, o ilaçtır. Gurbete bile iyi gelir. Kontörsüz muhabbettir. Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır. Hatıraları kaydeden hard disk'tir. Botoks'tur bir nevi. En kaknemi bile bir başka görünür gözüne. Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır... İçilir, güzelleşilir. Herkesin gençlik hatası olabilir. Bira içersin. Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin. Amerika'da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler'de TIR parası ödersin, ayrı... Ama kürkçü dükkânıdır. Döner dolaşır, gelirsin... Orhan Gencebay'dır. Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır... Tatlıses'tir. Realite'dir. Çocuktur, ağlarsın. Hele beyaz "p"eynir ile "k"avun olursa sağında solunda. Örgüttür. PRK... Ama bölücü değil, birleştirici... Türk'ü de içer, Kürt'ü de, Laz'ı da... Sor bak, Ermeni'si de, Rum'u da, Yahudi'si de... AB'cidir. Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir.. Madem yasaklayacaksın rakıyı... Neden balık avlıyorsun o zaman? Şerbetle mi yiyeceksin lüferi? Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin... İnek miyiz biz? Yoksa Şakşuka'yı şarkı mı zannediyorsun sen? Yanlış şiir okuyorsun, hapse giriyorsun... Oku bak ne diyor dünya güzeli Orhan Veli... Şiir yazıyorum Şiir yazıp eskiler alıyorum Eskiler verip musikiler alıyorum Bir de rakı şişesinde balık olsam...
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Hep Böyle Olmalı
Alıştır kendini biraz yalnızlığa...Şöyle bir sağdanBir de soldan bak / Ara sıraYatağın senden uzun olsunDüşlerin senden uzakVe /Her bir kelimeDilinde bir tuzakBak /Yer gök yapayalnızLodos kendisindePoyraz yağmura gebe değilBu hep böyle ...Ne sudan nefes aldınNe havayı içebildinSevdin / Sevdin /Belki sevdin amaAlıştır kendini biraz /Yalnızlığa
Fikret Kızılok
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Alzheimer's Eye Test Count every " F " in the following text: (Aşağıdaki metindeki tüm "F" harflerinin sayınız) FINISHED FILES ARE THE RE SULT OF YEARS OF SCIENTI FIC STUDY COMBINED WITH THE EXPERIENCE OF YEARS... (SEE BELOW) (Aşağıya bakınız) HOW MANY ? (kaç tane) ..................... 3? WRONG, THERE ARE 6 -- no joke. (Yanlış. Altı tane var... Şaka değil) READ IT AGAIN ! (Yeniden Okuyun) The reasoning behind is further down. (Altında yatan gerçek aşağıdadır.) The brain cannot process "OF". (Beyin "of "sözcüğünü süzemez.) Incredible or what? Go back and look again!! (İster inanın ister inanmayın... Geri dönüp tekrar bakın.) Anyone who counts all 6 "F's" on the first go is a genius. Three is normal, four is quite rare. (İlk seferde altı taneyi bulanlar "üstün zekalı", üç "normal", dört "nadir" dir.)
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler >>>acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice>>>çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim toksesiyle,>>>yaşlı kadına: "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?" >>>Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra kısılmış sesiylekonuşmaya>>>başladı:>>>"Bu adam 50 yıldır bezdirdi hayattan...">>>Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda. Yaşlıkadının >>>gözleri doldu ve devam etti:>>>"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez. 50 yıl önceydi, o>>>çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım>>>bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onlarıyavrum >>>bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım.Her>>>gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye. 50 yıl>>>oldu, bu adam bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayımdemedi. >>>Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi>>>verdim. Ondan hiçbir şey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim>>>görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin >>>ederim.">>>>>>Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmışolmanın>>>utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane>>>konuştu: >>>>>>"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin,>>>görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Eşimi de orada>>>tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk >>>evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu doktora>>>götürdüm. Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa, boynundaki kireç>>>sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin >>>dedi. O Doktoru pek dinlemedi. Lafım geçmedi.>>>O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Geceçiçek>>>sularsan geçer", dedim. Adak dilettim.>>>Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu >>>bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek>>>ben oldum sanki." dedi adam.>>>"Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım.Sedef,>>>gece sulanmayı sevmez, hakim bey. " >>>Bazen herşey bizim bildiğimiz gibi değildir....>>>>>>Herkese Mutlu Haftasonları>>>
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
1 Yahu sen inşaat mühendisiydin di mi? - Evet?? - Baksana bu bina yıkılır mı? - Ne bileyim ben,bisürü testi var bu işin öyle karpuza vurur gibi anlaşılmaz bu işler! - Ne biçim mühendissin lan sen? -....... 2 - Bölüm ne? - Makine mühendisliği - Kaç tane kız var ağbi sizde ?? -........ 3 - Ne çıkacan mezun olunca? - Gemi inşaat muhendisi. - Ha, kaptan felan yani. - Yok ebe olacaz. 4 - Mesleğin ne evladım? - Kimya muhendisiyim amca. - Sabun, şampuan felan... - Yok amca öyle değil; Daha bi zor. 5 - Abi senin bölüm bilgisayardı di mi? - Evet? - Ya 6 haneli icq numarası nası aliyoruz? Öğretmişlerdir size.... - (tabi tabi. okulda ders var ICQ101 diye) Ama, öğretmediler, bilmiyorum. 6 -Ne mühendisisin? -Endüstri mühendisi -Ne endüstrisi? 7 Arkeoloji bölümünde Okuyan bir kişi tarafından, bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir kişiye yöneltilmiş soru: - Abi sen bilgisayar mühendisliğinde okuyordun dimi? - Evet. - Size hacker'lik yapmayı öğretiyorlar mı, böyle bir ders var mı? - Lan, siz de tarihi eser kaçakçılığı diye bir ders var mı? -?! 8 - Abi nerde okuyodun sen? - Makine mühendisliği - 4 yıllık mı? 9 - Ne mühendisisin? - Bilgisayar - Bu bilgisayarlar nasıl çalışıyorlar kuzum? - İçlerinde elektronik devreler var, ikili mantığa göre... - ??! - Boşver, sen tak fişi çalışır onlar.. 11 - Bilgisayar mühendisliğini kazandığına göre çok zeki olmalısın. - Yok ya o kadar değil. - Salak mısın yani? 12 - Emre aslanım sen makine mühendisiydin de mi? - Evet mahmut amca. - Vallahi tebrik ederim seni.. ya bu arada bizim şofben bozuldu, MÜsait olduun bi zaman diyodum. 16 - Hmm yazılım mühendisliği nasıl oluyor o?- Bilgisayar yazılımı üzerine. - Yazı mı yazyorsun yani bilgisayarda? - Evet yazı yazıyorum bilgisayarda. (la havle) 17 - Ahmet makina mühendisliği zor muydu? - Tabi olum. termo,mukavemet, akışkanlar.. bunları geçene Kadar arkamdaki kıllar ağardı. - Helal olsun valla.ya benim evdeki musluğa bi bakıverse Lan, damlatıyo kaç gündür.. o da akışkan sonuçta. he ne dersin? - Allah belanı versin derim başka bişey demem. 18 - Sen şimdi ne okuyodun? - Bilgisayar mühendisliği - Evladım boşuna okuyosunuz siz, şimdiki çocukların hepsi bilgisayar kurdu, bizim oğlanbütün gün internet cafede. - Tabii amca, anlıyorum.. 19 Işçilerin yeni girmiş makine mühendisi hakkındaki yorumları: - Bak mesela şu yeni giren mühendis var ya.. - hee. - CNC'nin "S" sinden bile anlamıyo.. - CNC'de "S" var mı ki lan? - Neyse işte anlamıyooo.. 20 - Ne okuyorsun sen? - Peyzaj mimarlığı - Ne yapar o? - Doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların, bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların.... - Ha yani bahçıvan olucan! - - kırsal sınavı sonrası.... - bölüm ne abi senin?? - jeodezi ve fotogrametri mühendisliği...(yine anlamicak) - ne abi? - harita mühendisliği abi!!! (toobee!!) - harita mı çiziyosunuz abi :)) - ebenin haritasını çizioz....
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Tüm dünyanın Çinliler'e ait olduğunu düşündüğü karatesanatı aslında özbeöz biz Türkler'e aitmiş. Çinliler kendilerinden daha azsayıda olan Türkler'e karşı savaş meydanlarında perişan oluyorlarmış.Onların deyimiyle; bir türlü bu bir avuç çapulcuyla baş edememişler. Sonuçta ÇinSeddi'ni inşa etmişler.Ama Türkleri durdurmak mümkün mü? Hayır! Duvarı aşıpakın akın geliyorlarmış. Bunun üzerine Çin hükümdarı Türkler'in yenilmezliklerinin sırrını araştırmaları casuslar yollamış. Bunlardanaylarca haber alınamamış. Çin hükümdarı daha fazla casus yollamış. Ama gidengelmiyormuş. En sonunda bir tanesi geri dönebilmiş. Ancak ağır yaralıymış.Türklerin enfes bir dövüş sanatına sahip olduğunu, bu nedenle hiçyenilmediklerini söyleyip son nefesini vermiş.Çin hükümdarı artık ne yapacağını biliyormuş: başkacasuslar yollayıp bu dövüş sanatının inceliklerini öğrenmek. Vezirineülkedeki Türk'e benzeyen her genci toplayıp getirtmesini ve casus olarakyetiştirilmelerini buyurmuş. Bir kaç ay sonra yüzlerce genç, Türklerin arasınasızmaları için gönderilmiş.Seneler sonra bu gençlerden sadece üç tanesi birerdövüş ustası olarak geri dönebilmiş. Hemen her birine ayrı okul kurulmuş. Çinkültürüne uygun olarak bu dövüş sanatına ''karate'' adını vermişler. Karatekısa bir sürede ülkenin dört bir yanına yayılmış.Ama karate öğrenen Çin askerleri, Türklerle ilksavaşlarında yine hüsrana uğramış.Türkler ata sporlarında çok ustalarmış. Busavaşta bozguna uğrayan hükümdar, karatenin Çin'e gelmesini sağlayanhükümdarın oğluymuş ve ne yapacağını bilememiş. Ama babasının veziri, kurnaz biradammış, yeni bir plan geliştirmiş. Hükümdar da bu planı çok beğenmiş.Çok iyi işleyen plan şöyleymiş: Önce Türkleri pasifhale getirmek için, "güreş" adında bir spor geliştirmişler. Güreş kelimesieski Çince'de ''pasiflik'' anlamına geliyormuş. Güzel Çinliprensesler aracılığıyla bu sporu Türk beylerine oradan da halka benimsetmişler.Sonuçta Türkler'in karateden iyice kopmasını sağlamışlar. Birkaç kuşaksonra Türkler karateyi tamamen unuturken Çinliler karatenin ustası olmuşlar.Bu yolla Çinliler, Türkler'i yenmekle kalmamış onların Orta Asya'dan göçetmelerine neden olmuşlar. Şimdi de gerçek ata sporumuzu bizeöğretiyorlar.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
GÜNÜN MENÜSÜ
Bir ölçü GÜNAYDIN
iki ölçü iYi GÜNLER
Birazcık iLGi
Bir tutam ANLAYIŞ
Fazlaca NEZAKET
Bir tatlı kaşığı TOLERANS
Malzemeyi iç dünyanızdan alın,
Yıkamaya gerek yok temizdir...
Gönül teknenizde yavaşça karıştırın,
Karışımı hayat tabağının üzerine
yavaşça boşaltın...
Üzerini sevgi marmelatı ile süsleyin,
Birkaç parçada gökkuşağının
renklerinden serpiştirin...
Sadece kendiniz yemeyin.
Bol bol herkese dağıtın...
Afiyet Olsun.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
DÖRT KELEBEK Dört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve: --Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş.. İkinci kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş… Demiş ki: --Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey! Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, Biraz daha biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş… Şöyle demiş: --Ve bu ateş yakıcı bir şey! Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş. ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek "poff !" diye ortadan kayboluvermiş... Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş… Çünkü o kaybolmuş ateş içinde ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!... kaynağı bilinmiyor
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Yasamaya Dair (1-2-3)
1 Yasamak sakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yasayacaksin bir sincap gibi mesela, yani, yasamanin disinda ve ötesinde hiçbir sey beklemeden, yani bütün isin gücün yasamak olacak. Yasamayi ciddiye alacaksin, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kollarin bagli arkadan, sirtin duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleginle bir laboratuarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmedigin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamisken, hem de en güzel en gerçek seyin yasamak oldugunu bildigin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksin ki yasamayi, yetmisinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalir diye degil, ölmekten korktugun halde ölüme inanmadigin için, yasamak yani agir bastigindan. 1947 2 Diyelim ki, agir ameliyatlik hastayiz, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün degilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de gülecegiz anlatilan Bektasi fikrasina, hava yagmurlu mu, diye bakacagiz pencereden, yahut da sabirsizlikla bekleyecegiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki, dövüsülmeye deger bir seyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanip ölmek de mümkün. Tuhaf bir hinçla bilecegiz bunu, fakat yine de çildirasiya merak edecegiz belki yillarca sürecek olan savasin sonunu. Diyelim ki hapisteyiz, yasimiz da elliye yakin, daha da on sekiz sene olsun açilmasina demir kapinin. Yine de disariyla birlikte yasayacagiz, insanlari, hayvanlari, kavgasi ve rüzgariyla yani, duvarin ardindaki disariyla. Yani, nasil ve nerede olursak olalim hiç ölünmeyecekmis gibi yasanacak...
1948.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Düsünün bir sabah memleket halinde kalkiyoruz ve bir de
bakiyoruz
ki tüm dünya sular altinda kalmis.
Su üstünde kalan tek kara parçasi var. O da Türkiye. Koca
gezegende bizden baska kimse kalmamis. Dünya nüfusu 75
milyon.
Buyrun bakalim ilk tepkiler ne olurdu dersiniz ?.....)
"Ulan tam da 'Uluslararasi Iliskiler' bölümünü
kazandiydik.
Sansa
bak!"
"Artik turizm patlasa patlasa kiçimizda patlar abi!"
"Sevgili Agrili hemsehrilerim, artik dünyanin en yüksek
tepesi
bizim ilimizin hudutlari içinde. Hepimize kutlu
olsun!!"
"Burdur olarak ülke olmak istiyoruz dersek çok mu garip
karsilanir Vali Bey?..."
"Aaa! Yavru vatan da gitmis. Olsun... Bizde bu azim bu
sevgi
varken yine yavrulariz... "
"Bakanlar Kurulu karari ile kara sularimizi 12 bin mile
çikariyoruz..."
>"Türk'ün Türk'ten baska dostu yok derlerdi de...
inanmazdim"
"Stratejik açidan da bi önemimiz kalmadi. Ne açidan
övünücez
peki
biz simdi!"
"Fenerbahçe de dünya klasmanında bi takım olabildi
sonunda"
"Biz demistik ama Ortega'nin futbol hayatini bitiririz diye..."
"Baskent Ankara'nin ismini de Anakara olarak
degistirelim."
"Abi yemisim Halikarnas'ini, Barlar sokagini! Bodrum
Helga'siz
>>>>>>>> >>>>Emma'siz çekilir mi simdi yaa!"
>>>>>>>> >>>>
>>>>>>>> >>>>"Heyooo!! Dünya Cografyasi'ndan yirttik oglum! Dersler bos
geçicek."
Ah be Orhan Abi! Batsin bu dünya deyip durdun! Bilmiyo
musun
Türk'e biseyolmaz.. Al buyur! Kaldik bi basimiza iste!"
"Duydun mu Miralay Suphi Bey, düsmanin tamami denize
dökülmüs
sonunda..."
"Ben simdi nereme sokucam bu Green Card'i laann?"
"Abi Edirne'den Ardahan'a gidilir mi be? Dünyanin
yolu!!!"
Ulan simdi isin yoksa 4 yilda bir Olimpiyat düzenle dur."
"Amma balik yeriz artik bee!!!"
"Avrupa birliginede tamda girdi giriyoduk."
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Çin Ilkesi Bu bir şaka değil. şansın açılacak !!!
bir ev satın alabilirsin ama yuvayı alamazsın
bir yatak alabilirsin ama uykuyu alamazsın
bir saat alabilirsin ama zamanı alamazsın
bir kitap alabilirsin ama bilgiyi alamazsin
bir mevkiye kavusabilirsin ama saygiya degil
doktora para ödeyebilirsin ama sağlığa
değil
ruhunu satin alabilirsin ama hayatini degil
seksi satin alabilirsin Ama AŞKI degil
Bu Çin ilkesi sans getirir. Hollanda'da orijinal nushasi saklaniyor. Bu ilke simdiye kadar 8 kez dunya uzerinde dolastirildi. Bu ilkeyi edindikten sonra sansin acilacak. Bu bir saka degil. Sansin acilacak. Şansa ihtiyaci olan kimselere bu maili ya da kopyalarini ulaştir. Para gönderme çünkü baht satın alınamaz. Bu mektubu 96 saatten fazla elinde tutma Yaşanmış bazı örnekler: Costantino 1953 senesinde bu mektubu alinca sekreterine 20 adet kopyasini hazirlamasini oyledi: 9 gun sonra piyangodan 9 milyon ikramiye kazandi. Carlo, memur, bu mektubu aldi ve daha sonra unuttu.birkac gun sonra isini kaybetti, sonrasinda mektubu zincir seklinde gonderdi ve sansi aciliverdi. 1967'de Bruno mektubu aldi ve gulerek firlatip atti.
birkac gun sonra oglu hastalandi.mektubu arayip buldu ve 20 kopyasini gonderdi; 9 gun sonra oglunu iyilesmeye basladigini gozlemledi. Imzalama, basitce 20 kopyasini gonder ve birkac gun icinde neler olacak diye bekle. Bu ilkeyi sana gonderiyorum cunku dunya uzerinde dolanimini saglamak zorundasin. 20 kopyayi arkadaslarina, tanidiklarina gonder. Birkac gun icinde iyi haberler alacaksin ve bir suprizle karsilasacaksin.. Kisacasi bu bir gercek, batil inancli olmasan bile.. Bu sayfalar iyi sans icin gonderildi sana. Senin iyiligini isteyen kisilere tesekkur et, Şans gonderir gondermez gelecektir. 4 gun icinde...
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
AŞK İÇİN 99 ÖNERİ Top of Form
Sık sık seni seviyorum ve sana ihtiyacım var demeyi unutmayın. 2. Aşk şiiri yazın. 3. Yağmurda el ele yürüyün. 4. Radyodan onun için şarkı isteyin. 5. Ruj ya da traş kremi ile aynaya "seni seviyorum" yazın. 6. Çantasına, cüzdanına ya da yastığının altına küçük aşk notları saklayın. 7. Kahvaltıda kalp şekilli tostlar yapın. 8. Gazetenin kişisel bölümüne aşk notları yazın. 9. Şehir içinde fayton gezintisine çıkın. 10. Süpriz haftasonu tatili hazırlayın. 11. Sevgilinizin ufak tefek gündelik ev işlerini yapın. 12. Ajandasındaki uzak tarihlere ikiniz için randevular yazın. 13. En sevdiği restorana reservasyon yaptırın. 14. Gidilecek filmi seçmesine izin verin. 15. Ona ayak masajı yapın. 16. Kalp şeklinde bir kitap ayıracı yapın ve okuduğu kitabın arasına koyun. 17. Romantik müzik CD'si koyun ve dans edin. 18. Sadece ikiniz için sürpriz parti düzenleyin. 19. Sevgilinize pofuduk oyuncaklar alın. 20. Birbirinizin falını okuyun. 21. Birbirinizde en çok sevdiğiniz 10 özelliğin listesini yapın. 22. Bu listeyi göze görünecek bir yere koyun. 23. Onun adını vücudunuza dövme ile yazdırın. 24. İkiniz için bir fotoğraf albümü hazırlayın. 25. Birlikte kampa gidin ve sadece bir uyku tulumu alın. 26. Bir şişede, balonda ya da sandwichte aşk notu gönderin. 27. Sevdiğini bildiğiniz bir çizgi film karakterini taklit edin. 28. Birlikte duş alın. 29. Işıkları loşlaştırıp kanepede tv izleyin. 30. "Özür dilerim" deyip, öpüp barışan taraf olun. 31. Birbirinize masaj yapın. 32. Gün boyunca her saat başı öpüşün. 33. Bir sepet dolusu şirin hediyeler gönderin. 34. Banyo aynasındaki buhara "Senin için deliriyorum" yazın. 35. Kocaman bir kurdele ile yatağınızı paketleyin. 36. Onun benzin deposunu doldurun. 37. 18 yaşında gibi davranın hatta piercing yapın. 38. Sebepsiz yere bir buket çiçekle çıkın karşısına. 39. Birlikte scrabble oynayın, kullanabildiğiniz kadar aşk kelimesi kullanın. 40. Ona köpük banyosu hazırlayın, etrafına mumlar yakın. 41. Parkta piknik yapın. 42. El ele tutuşun. 43. Evde mum ışığında romantik bir yemeğe giden yolu gül yaprakları ile donatın. 44. Bir hayır kurumuna sevgiliniz adına bağış yapın. 45. Onun kıyafetlerini yerden kaldırın ve ona bu konuda hiç birşey söylemeyin. 46. Eski siyah beyaz filmlerden seyredip patlamış mısır yiyin. 47. İlk randevunuzu yeniden yaşayın. 48. Bir oyun ya da maç bileti alarak ona sürpriz yapın. 49. Beklenmedik bir anda onu kucaklayın. 50. Üzerinde hiç düşünmeden, ani bir hediye alın. 51. Sadece "Seni düşünüyorum" demek için mail gönderin. 52. Eve kocaman bir balon buketi getirin. 53. Kahvaltısını yatağa götürün. 54. Yılbaşı ağacı için ikinizin resmi olan bir süs hazırlayın. 55. Elim sende oynayın. 56. Arabasını yıkayın ve konsoluna aşk notu bırakın. 57. Birlikte bir çiçek dikin. 58. Telesekreterine sevimli bir mesaj bırakın. 59. Bir geceliğine otelde kalın. 60. Karın üzerine melek resimleri çizin. 61. Her "merhaba" ve "hoşçakal" ı kucaklayarak ya da öperek mühürleyin. 62. Şehir dışına doğru kısa bir araba gezintisine çıkın. 63. Geceyi yıldızları seyrederek geçirin ve birlikte dilek tutun. 64. Yer ya da mekan umursamadan ara sıra ona göz kırpın. 65. Birlikte komik hayvan isimleri düşünün. 66. Birbirinize şiir okuyun. 67. Doğumgünlerinizi birlikte kutlayın. 68. İkinizin güzel bir resmini cüzdanınıza koyun. 69. En sevdiği kitabı ya da CD'yi sebepsiz yere ona hediye edin. 70. İş yerine şeker, yiyecek, resim ve aşk notları ile dolu bir moral paketi gönderin. 71. Bir gece dışarı çıktığınızda insanlara balayında olduğunuzu söyleyin. 72. Kırda yürüyüşe çıkıp birbirinizin baş harflerini ağaca kazıyın. 73. Sizin için yaptığı ve sizin sıradan kabul ettiğiniz herşey için küçük teşekkür notları yazın. 74. Şömineyi yakın ve şeker pişirin. 75. En sevdiğiniz TV şovunu kaydedin ve geceyi konuşarak geçirin. 76. Bulaşıkları birlikte yıkayın, sonra birbirinizin ellerine krem sürün. 77. Ona bir aşk mektubu yazın, sonra da onu yap boz parçaları gibi kesin. 78. Gizli işaretler belirleyin ve kalabalık içindeyken bunları kullanın. 79. Takviminize sadece ikiniz için hafta ortasırandevusunu düzenli olarak işleyin. 80. Çamaşırları birlikte yıkayın. 81. Romantik Tiyatro: Haftasonu birbirinizin en sevdiği romantik sahneleri canlandırın. Cumartesi sizin, Pazar onun günü olsun. 82. Onu işyerinden arayın ve randevu isteyin. 83. Sanki birbirinizi bir aydır görmüyormuş gibi davranın. 84. Özel birşeyler yapmak için yazılı davetiye gönderin. 85. Birbirinize kitap okuyun. 86. Penceresinin önünde durun ve romantik bir şarkı söyleyin. 87. En sevdiği şekeri montunun cebine saklayın. 88. Sesinizi kaydettiğiniz bir kaseti arabasındaki teybe yerleştirip açık bırakın ki arabayı çalıştırdığı anda çalmaya başlasın. 89. Açık hava sinemasına gidin. 90. İkiniz de yatağa girdikten sonra açık kalan ışığı söndürün. 91. Fırtına çıktığında birbirinize sıkı sıkı sarılın. 92. Ölümsüz aşkınızı telgraf ile açıklayın. 93. Romantik bir yemek hazırlayın ve en iyi porselenlerinizde servis yapın. 94. Boynuna kocaman bir öpücük kondurarak onu şaşırtın. 95. Beklenmedik iltifatlar yapın. 96. Bir külah dondurmayı paylaşın. 97. Salonun ortasında piknik yapın. 98. İkinizin aptal bir fotoğrafını çekin ve çerçeveletin. 99. Okuduğu derginin içine aşk kartları saklayın
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Dostluk, gereğince tanımlanamazlardandır ve ancak, yaşamakla anlaşılır.Bu yüzden dostluk, şiir gibi, aşk gibi anlatılmaz yaşanır.Dahası bir ucu şiire düşer dostluğun bir ucu aşka. Şiiri ve aşkı bilmeyen bilemez dostluğu, dost olmayınca da şiiri ve aşkı. Ucuz arkadaşlıkları dost olmak sananlar, kandan öte can kardeşliği olarak gelen dostlukları anlayamaz. Okkalı bir yürek taşımayan, o yüreği her dem dağıtıp, toplamayan tadamaz onu.
Çünkü şiirin ve aşkın barınmadığı yerde dostluk barınmaz. Ne dini ne dili ne cinsi ne de kavmiyeti vardır dostluğun. Bir köprü gibi kurulur coğrafyalar arasına. Arzın bir ucunda yanan ateşte, yanar kavrulur öteki ucunda. Ayağa adım olur, dile söz olur, yaraya merhem, omuza dokunuş olur,Yeter iki eli kanda olsa. Dost, saklayandır, sırtlanandır, paylaşandır. Dostluk iki dünyayı tutan bir yemin, sonuna kadar sadakat, Sonuna kadar kefillik ve şahitliktir. Dostluk gören ve gösteren bir aynadır.Her dostluk dilini kendi kurar, imtihanı ve icazeti kendindendir.Dostluk aynı yerde durmak değildir belki. Daha çok, aynı yöne bakmak, aynı yöne yönelmek ve yürümektir. Bazen yollar dost kılar insanı, bazen dostluklar yola koyar.Dostluk bir yoldur. Gerçek dost yarı yolda koymaz, Nasıl yarı yolda koymazsa gerçek aşklar. Dost istenilmez, olunur. Çünkü her kadının başka bir Leyla oluşu ve farklı bir okla vuruşu gibidir dostluk,Tarifesiz bir mektup gibi gelir. Dostluk belli bir mahremiyetin eritilip aynı kaba dökülmesiyle oluşan, Ortak bir mahremiyettir. Her mahremiyet gibi dostluk da soruların, kelimelerin ve sözlerin bittiği yerdir, Şiir gibi, aşk gibi....
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Bay Meraklıyı hatırlayan varmı? :o)))))) Rahmetli Cenk Koray'ın sunduğu tatil programı Stüdyo Pazar içinde aralara serpiştirilmiş bir çizgi karakterdi. Ekranda ince bir çizgi görünür, sonra ortaya çıkan bir el bizimkini çiziverirdi. Bay Meraklı lala lala laaa laa yürürken onu heyecanlandıran birşey görür, badabirirgurukiri baaa diye anlaşılmaz bir dille çizerle kavga eder, sonunda ppppppuaahahahahaa diye kahkahayı basardı. Ailede herkesin sevdiği unutulmaz bir karakterdi. Şu sayfada maceralarını izleyebilirsiniz: <http://www.tv5.org/TV5Site/la_linea/> http://www.tv5.org/TV5Site/la_linea/
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Subject: FW: Bilgisayar ve Osmanlyca Görev çubuğu: Değnek-ül vazife Çift tıklama: Tıkırtı-ül tekerrür Administrator: Sahip-ül edevat Software: Edevat-ül yumuşak Hardware: Edevat-ül civanmert Anti spyware: Müdafaa-ül hafiye My documents: Hazine-i evrak Internet: Allâme-i ulûl arz Google: Kaşif-ül ali Google earth: seyr-ül arz, kaşif-ül arz Denetim masası: Sehba-i saltanat Cd rom: Pervane-ül hâfiza Ekran: Perde-ül temaşa Kasa: Kaide Enter: duhûl Virüs: Deyyus Msn: Elçi Hacker: Deyyus-ül-ekber Hata raporu: Malumat-ül kabahat Mail server: divan-ül mektubat Messenger: Havadisçi Chat: Muhabbet-ül zabi Ctrl-alt-del: Has timar zeamet
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
OKUYUN! LÜTFEN! ''askerlik yan gelip yatma yeri değildir...'' ''ananı da al git" ''kes ulan sesini" ''şerefsizler" bizim çocuklar aç mı kalsın" otur ulan oturduğun yerde herşeye burnunu sokma" YUKARDAKİ GÜZEL TERİMLERİ BİZE ÖĞRETEN ŞİMDİKİ SİYASETE DE TEŞEKKÜRLER. Izmir kurtuldu, cok tatli bir yorgunluk,Ankara'ya hareket edecekler.Trene binerler kompartimana cekilirler. Ertesi gun kompartimanin kapisini calar yaveri, acar yorgun, bitkin, kravatini yikamaktadir Ataturk. Yaveri "ya pasam bu ne hal hic uyumadiniz herhalde niye boylesiniz"der."Ya çocuk kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz. Kolumu yastik yaptim agridi setremi yastik yaptim usudum bende uyumadim kalktim"der. Yaveri;"aman pasam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastikla battaniye getirirdik"der. Ve bir ulke kurtarmaktan donen komutan tarihi bir cevap der ki "Gec farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz. Hicbirinize kiyamadim.Onemli olan benim uyumam degil milletimin rahat uyumasi". BUNU HIC DURMADAN MILYONLARAGONDERIN,GÖNDERIN KI.. BELKI YUZLERI BIRAZ KIZARIR..ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ HALA UYANAMADIK her saçma maili 10 kere birilerine gonderip dileklerinizin gerçeklesmesini bekliyeceğinize bunu lutfen forwardlayın
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
BAŞBAKANA CEVAPTIR > >Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na; > >1 Eylül 2006 tarihinde Van'ın Özalp ilçesi Saray mevkiinde İran sınırından >teröristlerce açılan ateş sonucu evladımız Piyade Er Deniz Yüzgeç şehit >düştü. Aynı gün akşam saatlerinde acı haber bir binbaşı ve iki doktor >nezaretinde bizlere ulaştırıldı, 2 Eylül Cumartesi günü cenazesi İzmir'e >getirilerek 3 Eylül Pazar günü resmi tören ile Kadifekale Şehitliği'nde >defnedildi. > >Tüm bu süreç boyunca en düşük rütbeden en yüksek rütbeye kadar tüm askeri >personel gerekli tüm prosedürü eksiksiz yerine getirmiş ve Şehidimize son >görevimizi layıkıyla yapmamızı sağlamıştır. > >Lakin devletin en önemli ikinci makamında bulunduğunuz ve de Türkiye >Cumhuriyeti Devleti'ni ilk ağızdan temsil ettiğiniz halde, henüz >şehitlerimizin toprağı dahi kurumadan yaptığınız "Askerlik yan gelip yatma >yeri değildir" açıklaması ve arkasından da sözde hatanızı düzeltmek için >verdiğiniz demeçte "Askerlik turistik bir mekan değildir" demeniz tüm >ailemizde infial yaratmıştır. > >Nasıl bir başbakan "Artık şehit haberi almak istemiyoruz" diye feryat eden >bir vatandaşına bu tür bir açıklama getirebilir? Ülkemizde milyonlarca >insanın gözü kulağı son dönemde tırmanan eylemlere karşı ne tür bir önlem >paketi açıklayacağınızı duyabilmek umuduyla size çevrilmişken, hangi >düşüncelerle bu anlamsız, anlamsız olduğu kadar da yakışıksız açıklamayı >yapabildiniz bilemiyoruz. > >Size maddeler halinde hatırlatmak isteriz ki; > >1. Siz ne Başbakan olmadan önce gittiğiniz Amerika Birleşik >Devletleri'nde görüştüğünüz kişilerin, ne de Avrupa Birliği'nde müzakere >adı altında bazı ödünler verdiğiniz şahısların değil, bizim yani Türkiye >Cumhuriyeti vatandaşlarının Başbakan'ısınız. >2. Bu tür bir açıklamayı yapmanız gösteriyor ki; ya sarf ettiğiniz >cümlelerin hangi kişilerce nasıl algılanacağını düşünmeden konuşuyorsunuz, >ya da bilerek ve isteyerek şehit ailelerine ve tüm halkımıza "Çocuklarınızı >askere gönderirseniz ölmeleri gayet doğaldır" gibi bir açıklama >getiriyorsunuz. Bizce her iki durumda da istifa etmediğiniz her saniye >rahmetli şehitlerimizin aziz hatırasına zarar vermektesiniz. >3. Bu tarihten itibaren oğlunuz Bilal Erdoğan'ın askerlik durumunun en >yakın takipçileri olacağız. > >Umarız ki Allah bu büyük acıyı asla ne size ne de bir başkasına yaşatmasın. > >Sizden yıllardır devam eden bu sorunlara bir çözüm bulmanızı dilemek >isterdik ama sahip olduğunuz ve olamadığınız özelliklerinizi düşününce bu >sorunu çözebileceğinize artık inanmıyoruz. > >Son olarak ifade etmeliyiz ki, bu metin sizi siyasi olarak yıpratmak veya >iktidarınızı sarsmak amacıyla düzenlenmiş bir muhalefet komplosu değil, >evladını bazı tedbirsizlikler yüzünden şehit vermiş bir ailenin yaptığınız >açıklamalara verdiği en hafifletilmiş cevabıdır. Bu mesajın size belki de >hiçbir zaman ulaştırılmayacağını biliyoruz. Ancak biz bu mesajı size ve tüm >halkımıza ulaştırmak için elimizden geleni yapacağız. > >